12 Ağustos 2009 Çarşamba

7 Ağustos 2009 Cuma

Kader

Kimsin Sen?

Elano'nun solundakini tanıyan var mı?

Masumiyet


2 Ağustos 2009 Pazar

Süper Kupa Finali



Sonucu doğru oyuncu tercihleri belirleyecektir . Daum'un Guiza'ya olan özel ilgisi bu yıl ligde çok can yakacak ! Mustafa Denizli orta sahada an itibariyle kondisyonu yerinde olan oyuncuları tercih edecektir. Holosko-Bobo seçimi Fenerbahçe savunmasını sallar . Fenerbahçe kupaya daha yakın görünüyor geçen senenin verdiği açlıkla. Tahmin : Fenerbahçeden bir duran top golü bekliyorum.

Geliyor...


22 Ağustos...Valencia Grand Prix'si... Onunla birlikte bizde dönüyoruz...

Forvet Marcos mu?

Böyle bir şey de varmış. Aklıma geldi bunun peşine düştüm gece yarısı. EZLN 10 kişi oynar yine de alır maçı !

1 Ağustos 2009 Cumartesi

İlgililere

Futbol bahislerinde kazanmanın bilimsel yollarını keşfedin . Bu yıl çıkmış kitap cinius yayınlarından. ( Yalnız tuzlu biraz ) . Şunun NBA i olsaydı daha iyi olmaz mıydı diyenleri şimdiden işitiyorum...

Geri Vites


Şampiyonluk kazanmış takımlar lige başlarken yeni bir şampiyonluk umuduyla sezona başlar. Sonra 12.hafta civarında bir tanesi yarıştan kopar ve kendi deyimleriyle bir sonraki sezonun takımını yeni hocalarıyla kurmaya başlarlar. Bu R hareketlerini görürüz ama görmezden geliriz. Hadi buna geri vites diyelim ve bir anket yapalım.

anketimiz yanda...

31 Temmuz 2009 Cuma

Is This Love ?


"Football is freedom, a whole universe. Me love it because you have to be skillful to play it."

Rambo

En sevdiğim fenerli...

Sir Bobby Robson

Göçtü gitti...

30 Temmuz 2009 Perşembe

Örümcek Kamera

Teknoloji böyle bir şey. Penaltı atılırken ayağa kalkıp atlayasım geliyor televizyonun içine doğru. Futbol oyununu izlerken gerçekten heyecanı yükseltiyor. Hamit Altıntop kaptan olmuş , ne ayaksın Van Gaal ?

Elano


Kolay değil, daha dün gibi Inamotolar, Almaguerler, Flerquinler. Ali Lukunkular gördü bu gözler. Leo Franco, Arjantin milli takım kalecisi...Linderoth geldiğinde İsveç milli takımının beyni...Kewell, Okyanusya'nın yetiştirdiği en iyi oyuncu...Baros, Çek milli takımının striker'ı... Keita, Drogba' nın ekürisi, 2 sene önce 17 milyon € bonservis verilen bir adam...Ve ELANO, Brezilya milli takımında orta saha pozisyonunda 35 kere milli formayı giymiş bir adam...Haldun Üstünel, çok değil daha 2 sene önceki takımı nereden nereye getirdi. Bu imkanlarla inanılmaz bir vizyon. Bir yöneticiden, futbol şube sorumlusundan daha ne beklenebilir ki? Şampiyonlar Ligi'nde olmayan, olamayan şu takıma bile gelen isimler belli. Türkiye'nin şahit olmadığı bir yönetici profili Haldun Üstünel. Ve hızla ilerliyor bir fenomen olma yolunda...

Seviniyorum çünkü Sabri artık frikik atamayacak...

In Haldun We Trust!!!


20 Temmuz 2009 Pazartesi

Güle Güle...

Vedat Okyar ayrılmış aramızdan. Bir yazısını okumuşluğum, bir kere can kulağıyla dinlemişliğim yoktur ama haberi duyduğumda yutkundum nedense...beklediğimden daha fazla üzüldüm. İnsan bazı insanları hiç tanımasa da sıcak gelir ya inceden, Vedat Okyar'da da öyle bir hava vardı sanırım benim için. Aklımda hep güzel adam olarak belirirdi. Yaşamayı, içmeyi severmiş zaten, tam tahmin ettiğim gibi...

9 Temmuz 2009 Perşembe

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Potpori


Lev Yashin "yeniden" diyerek marşa basmış . Şık hareket . Kelebek etkisiyle yaralandım "devam" dedim ben de. Transfer dönemini sevgili Yashin çok iyi özetlemiş. PES ' de bile dengeler bozuldu ! Platini'nin bu kozmik transferleri engelleme çabası hiç bir sonuç vermez. Zaten o da büyük futbol takımlarının başkanlarının desteğiyle gelmiyor mu ? Bu çaba sadece gülümsetti beni.
Bu yıl yaz aşkım Rijkaard ! Her gün Galatasaray'ın resmi sitesini ilgiyle takip ediyorum. Antrenman fotoları umut doğuruyor ben de. Futbolculardan ilginç demeçler geliyor : Çok ilginç yöntemlerle çalıştırılıyoruz diye. Tam kombine alma senesi sevgili Yashin. Fakat .... yusuf ziya özcan diyorum - baş harflerini kasıtlı küçük yazdım- . Bu da kombine edinme ihtimalini azaltıyor.

Uefa Süper Kupa Bilet Fiyatları

Category 1 - €70 (Première - centrally located in the stand opposite the main stand)
Category 3 – €20 (Populaire– located behind the goal)

Gördüm, ilgimi çekti, koyayım dedim. Ucuzmuş değil mi? Vergi yok ya ondandır(!)
Bu arada bir Haim Fresco vardı, ne oldu ona acaba?

7 Temmuz 2009 Salı

Transfer Dönemi Ve Galatasaray




Galatasaray' da sağlam bir kariyer yaratacaksanız, oturacağınız ilk koltuk futbol şube sorumluluğudur, daha doğrusu bana hep böyle gelmiştir. Burada oluşturacağınız etki ilerideki konumunuzu da belirler. Niye ilk böyle bir bakış açısıyla girdim konuya? Nedeni tabii ki, Haldun Üstünel. Kesinlikle büyük işler başarıyor. Türkiye şartlarında, biraz daha daraltacak olursak Galatasaray şartlarında, akıntıya karşı kürek çekiyor ve başarıyor. Kimle görüştüğünü bilebilen yok. Medyada yapılan tek şey, gittiği ülkeye-şehre bakıp, uygun takımı seçip, seçilen takımın kadrosundan Galatasaray' ın ihtiyacı olan bölgelerdeki oyuncuları yuvarlak içine almak. Haldun Üstünel' in bu sessizliği nasıl sağladığını gerçekten çok merak ediyorum. Günümüzde sadece futbolcu menajerlerinin yaptıklarını bile baz alınca, bu durum şaşırtıyor beni. Haldun Üstünel, tehdit ediyor olabilir mi acaba?-yok daha neler-
Yapılan transferlere bakacak olursak, Kader Keita için net konuşamam. Bildiklerim herkesin bildikleri. Süratli, güçlü, son vuruşlarda etkisiz. Kariyeri düşüşte. Bunları kötülemek için söylemiyorum. Zaten Türkiye, iyi futbolcuların kariyeri düşüşe geçince uğrayacakları bir memleket. Zirveye tırmananlardan bir Ribery'yi gördük, onu da göz açıp kapayıncaya kadar kaybettik. O nedenle Kader Keita seçenekler arasından iyi bir tercih bana göre. Daha fazlasını oynadığında konuşmak daha sağlıklı ve gerçekçi olur. Verilen para tabii az bir miktar değil. Lyon'un açıkladığı fiyat 8.5 Milyon € + 500 Bin €. Bu fiyata Özer Hurmacı-Mehmet Topuz ikilisinden birini tercih edebilirdi Galatasaray(!). Rijkaard'ın yaratacağı sistemdeki oyuncaların ortak noktası koşmak, mücadele etmek gibi gözüküyor zaten total futbolda en basiti bunu gerektiriyor. Bu sebeple de Keita doğru bir transfer. Ayrıca isminden dolayı, iyi oynadığı maçlardan sonra yaratıcı medyamıza sağlam başlık malzemesi verdik, bakalım neler çıkacak manşetlerde. Merak etmiyor değilim.
Gökhan Zan tam bir el bombası bana göre. Servet' in gitmesi beklenilen dönemde can havliyle sarınılmış bir tercih. Ama kendisinden hataları dışında bir şey beklemiyorum açıkçası. Servet gitseydi, belki denebilirdi ama Servetli bir Galatasaray'da yerinin olduğunu pek düşünmüyorum. Rıdvan Dilmen' in ağzıyla, "iyi yedek olur".
Rijkaard'ı bu posta sığdırmak büyük saygısızlık olur kanımca. Onu tek başına yazmak lazım...

Transfer Dönemi Ve Real Madrid


Bu yaz tam da küresel kriz dönemine denk gelmesine rağmen geçmiş yılların aksine çok daha hareketli bir transfer sezonu geçiriyoruz. Bunun başlıca nedeni Perez başkanlığındaki Real Madrid. Gerek aldıklarıyla, gerek ıskartaya çıkarttıklarıyla büyük bir döngünün kaynağını yarattılar. Sadece şuan ki transferleriyle futbol piyasasına aktardıkları para 215 Milyon Euro. Bu para domino etkisiyle küçük takımlara kadar ulaşıyor. Bütün spor piyasalarında takımlar kontrat indirimlerine giderken, bütçelerini daraltırken futbol piyasasındaki döngü şaşırtıcı. Kriz yalnızca Perez'i teğet(!) geçmiş gibi gözüküyor. Şaka bir yana bu net bir başarı aslında. La Liga' nın bu sene geçen senelerin daha üstünde bir gelir oluşturacağı açık. Bu pastanın en büyük dilimlerinden biri de Barça' yla birlikte Real Madrid' de. Takımın yarattığı heyecan dünya çapında büyük bir satış geliri yaratıyor. Rakamlar dudak uçuklatıcı olsa da doğru transferler, sansasyonel isimler uzun vade de gayet karlı bir yapı sağlıyor. Real Madrid'in 2008-2009 sezonu öncesi yaptığı transferler transfermarkt.de verileriyle 67 Milyon Sterlin. 2007-2008 sezonu öncesi ise 106 Milyon Sterlin. Bunların neticesinde oluşan takım ise 2 sezondur kimseyi tahmin etmemiş gözüküyor. Transfere bu yıl için 300 Milyon € ayıran Perez, oluşturmakta olduğu kadroyla, (düşündüğü oyuncu satışları da gerçekleşirse) ekstra 100 milyon € ile gayet sansasyonel bir tablo oluşturacak. Ve yayın gelirleri, forma satışları, reklam gelirleri vb. kalemlerde oluşacak artışlarla beraber bu kaynak çok kolay oluşacaktır. Bence gayet mantıklı bir bakış açısı.

Yeniden


Uzun bir aradan sonra merhaba herkese. Ölü toprağını atmanın vakti geldi. Hadi canlanalım biraz. Yazmak güzel elden bırakmamak lazım. Neden yazmadık? Zaman zaman bu işi bizden çok daha iyi yapanların olduğunu düşündük, zaman zaman o kadar emek veremeyiz dedik, arada girdik çıktık, google' da "yükselmişiz" dedik zevkliydi; yazıp, paylaşıp rahatlıyorduk da ne güzel. Bir sürü şey oldu gerek spordan, gerek hayattan yana, kendi kendimize konuşacağımıza yazalım, hiç değilse ileride baktığımızda ne dediğimizi hatırlarız. Yani kısaca kendi adıma yeniden merhaba dostlar...

2 Haziran 2009 Salı

Teknoloji






Ara ara kafayı takıyordum stadyumlar bütün enerjisini güneşten karşılasa diye. O da olmuş. Buyur ediyorum : Tayvan 2009 Dünya Oyunlarında kullanılacak olan Kaohsiung’daki stadyumun çatısı güneş pilleri ile kaplanmış. Stadyum güneşten kendi elektriğini üreten en büyük stadyum olma özelliğini taşıyormuş. Japon mimar Toyo Ito tarafından dizayn edilmiş stadyumun çatısında 8,844 adet güneş pili kullanılmış. Toplam kaplama alanı ise 14,155 metrekare imiş. Stadyumda karşılaşma olmadığı gün ve zamanlarda güneş pilleri ile üretilen elektrik enerjisi sisteme bağlı bir şebekeye verilmekteymiş. Stadyum çatısına monte edilmiş güneş pilleri yıllık 1.14 milyon kWh lik elektrik enerjisi üretim kapasitesine sahipmiş. Böylece yıllık 660 ton karbon dioksit doğaya salınmamış olacak.

Bitmeyen İşler


Nefes alabiliyorum artık. Karışıklıklar yüzünden bloğu boşladık. Tozlanmış buralar. Okul dönemi bitti, futbol ligleri sona erdi. Heyecan uyandıran organizayonlar bitti. Yaz mevsimi açıldı. Şehir merkezlerinden çıkışımızı almanın zamanı geldi. Heyecan uyandıran yeni konular var aslında. Onları sonra paylaşırız. Daum gelmiş memlekete yine, "gazi" reklamı olacak mı yine göğsünde? Galatasaray da Feldamp'ı getirsin! Beşiktaş'ı da Baba Hakkı çalıştırsın!

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Memleket...

İnsanın canı sıkılıyor arada. Şöyle bir deniz havası alayım diyor... Hemen memleket geliyor akla...

3 Mayıs 2009 Pazar

Yazık......

Dolmuşla eve gelirken arkamdaki Beşiktaşlı'nın dedikleri çok hoşuma gitti: "Nolacak abi önümüzdeki iki hafta kazanırız, tekrar umutlandırırlar bizi. Sonra Galatasaray'a yeniliriz. Yine şampiyon olamayız..."
Her sene aynı şeyler. Ligin en beceriksiz forvetlerinin(Anelka,Kezman,Güiza...) golleriyle uçup giden şampiyonluklar...

1 Mayıs 2009 Cuma

celtics-bulls


nba tarihin en çekişmeli ilk tur serisine tanıklık ediyoruz. boston kaçtıkça bulls kovalıyor. öyle maçlar düşünün ki uzatmaya gitsin sonra tekrar uzatmaya gitsin sonra tekrar uzatmaya gitsin ve seride 3-2 geride olan takım 1 ''yazıyla bir'' sayı farkla kazansın. şu dakikadan itibaren kalbim chicago bulls' tan yana.

o değilde
bi r.rondo vardı ne oldu ona? hinrich arda gibi vurdu sümsüğü.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Denedi.. Olmadı..


Çok uğraştı Mourinho, Adriano'yu kazanmak için. Eski günlerin hatrına formsuz da olsa, koşamasa da hemen hemen her maç oynattı, ama olmadı... Direndi Adriano adam olmamak için ve başardı da... Aklımdaki soru bu Adriano'yu kimin alacağı?
(NOT:PES'de hala iyi oynuyor...)

23 Nisan 2009 Perşembe

22 Nisan 2009 Çarşamba

Cesur Yürek


White Hart Lane 'in yetenekli menejerine selam olsun

19 Nisan 2009 Pazar

Manchester United vs Everton


FA Cup yarı finali
Manchester United
12 Ben Foster, 5 Rio Ferdinand (c), 8 Anderson, 13 Ji-Sung Park, 15 Nemanja Vidic, 19 Danny Welbeck, 20 Fabio Da Silva, 21 Rafael Da Silva, 28 Darron Gibson, 32 Carlos Tevez, 41 Federico Macheda Subs 2 Gary Neville, 3 Patrice Evra, Dimitar Berbatov, 17 Nani, 18 Paul Scholes, 23 Jonny Evans, 29 Tomasz Kuszczak
Everton
24 Tim Howard, 2 Tony Hibbert, 3 Leighton Baines, 5 Joleon Lescott, 6 Phil Jagielka, 9 Louis Saha, 17 Tim Cahill, 18 Phil Neville (c), 20 Steven Pienaar, 21 Leon Osman, 25 Marouane Fellaini Subs 1 Carlo Nash, 4 Joseph Yobo, 8 Segundo Castillo, 14 James Vaughan, 15 Lars Jacobsen, 26 Jack Rodwell, 32 Dan Gosling



18 Nisan 2009 Cumartesi

caz potpori ve new york


benim icin bu tek cumle sudur:

"bir kitap okudum, hayatim degisti."

dalga gecmiyorum. okudugum kitap vivek chibber'in kitabi (locked-in place). hatta ilk okudugumda hakkinda bir entry de girmisim. surada olsa gerek: (bkz: #10446758).

.....

gazi iktisatta bir hoca yanina asistan alacakti. ankara universitesi ve odtu'de birkac hocaya sormus. her iki universiteden de benim adimi vermisler. gittim tanistim kendisiyle. ilgilendi de sagolsun. sonra olmadi. kadro acilmadi bir bucuk sene. kaynadi arada. aradim sordum bir gelisme yoktu. arayan soran da olmadi zaten.

sonra bu sefer hacettepe'den haber geldi. sormus sorusturmuslar, gene benim adim verilmis kendilerine. gorustum hocayla. sevdi beni. fakat sonra olmadi. not ortalamam tutmuyormus. bir de hacettepe ogrencisi olmak gerekiyormus.

odtu zaten olmuyordu, cunku rektorun hicbir yasal dayanagi olmamasina ragmen zorla yururluge soktugu "en fazla dokuz donemde mezun olma" sartini yerine getiremiyordum. siyaset bilimindeki bir hocam, "zifircigim" dedi, "biz seni almayi cok istiyoruz. fakat seni alsak bile rektor atamani yapmaz".

dort sene boyunca bilfiil arastirma gorevliligi yaptim odtu'de, kadrosuz. sorun iktisat bolumundeki ogrencilere. bilirler beni.

bir ara antalya'ya annenim babamin yanina mi gitsem diye dusundum. akdeniz universitesi'ndeki hocalar "burada yuksek lisansa basla kadro geldiginde seni aliriz" dedi. cesaret edemedim, odtu'den de kabul almistim. odtu'deki hocalarim odtu'de kalmam gerektigini soyluyordu, kalmayi tercih ettim.

ankara'da bulunan ozel universitelere gittim. gorusecegim hocalarin kitaplarini onceden okumus oluyordum zaten cogu zaman. satir satir cizmisim altini. not dusmusum. fakat ya kadro yoktu, ya da kadro ilani verdiklerinde alacaklari adam ve kadinlar belliydi. bir hoca "bu universitede calisilmaz" dedi. "bir gun okulu teftise gelir, kiligini begenmez. yarin bu cocuk burada olmayacak der" dedi. sacim uzundur, sakalim da vardir. ondan boyle dedi herhalde. sonra bir dekan, "sen iyisin" dedi. "ama universitenin sahibi bilmem kim beyin ozel ricasi var. bizim okuldan mezun su cocugu alacagiz. bir de bir kizcagiz var, suradan mezun olacak, doktorasini bitirmek uzere. ikincisi de o olacak. ama sana gelecek sene yuksek lisansini bitirip doktoraya basladiginda burs verelim. maalesef cok buyuk bir meblag degil, ayda iki yuz lira". eyvallah.

en son unye iktisadi ve idari bilimler fakultesi iktisat bolumune basvurmustum asistanlik icin. eski bir sosyal tesisi fakulte binasi yapmislar. binada bir yrd. doc. bey var, dekan yardimcisi. bir de dunyalar tatlisi bir kizcagiz vardi, doktora ogrencisi. hukuk derslerine oranin yerlisi bir avukat giriyormus. geri kalan butun derslerin yuku bu adamcagizla bu kadincagizin omuzlarinda. sagolsunlar onlar da cok ilgi gosterdiler. yemek ismarladilar. doktora ogrencisi olan arastirma gorevlisi hanimefendi "burasi benim odam sen de geldiginde su odaya yerlesirsin" dedi. sonra ne oldu? bir telefon geldi. hemen simdi ders anlatmaya baslayacak birilerini almalari gerekiyormus. ben odtu'de tezimi yaziyordum. beni almadilar.

.....

bu vivek chibber hindistanli bir hoca. bu okudugum kitabi ile epeyce saygin bir odul olan barrington moore odulunu almis. sonra odullere doymamis. ileride adini cok duyuracaga benziyor. etrafinda, danismanligini yaptigi on bes kadar doktora ogrencisi var. on, on bes sene icerisinde hepsi adini bir yerlerde duyurmus olacaktir.

ben bu adamin kitabini okuduktan sonra kitap hakkinda bir yazi yazdim. bu hocaya gonderdim. sanirim new york universitesi sosyoloji bolumune kabul edilen ilk turk benim. soylemis miydim? en son unye'ye basvurdumdu, olmadi. nyu'ya kismetmis.

.....

bu kadehi,

memlekette, universitede akli calisan kim varsa onu ya bizzat oldurmus, ya ona iskence etmis, ya onu sinir disi etmis, ya onu surmus, ya onun ekmegini elinden almis gelmis gecmis butun "bizim cocuklara", yani "saygin" nato pasalarina;

halkin sagligini, egitimini, sosyal guvencesini, gecimligini yerli yabanci sermayedarlara peskes cekmis ve cekmekte olan butun "saygin" siyasetcilere;

bilgiyi bir meta gibi alip satarak onun uzerinden kar elde etme pesinde kosan butun "saygin" mutesebbis isverenlere;

universiteleri, ogrencisini isgucu piyasalari icin vasifli ucuz isgucunu yeniden uretme fabrikalari haline getirmis, tek derdi yerlesik egemen fikriyati yeniden uretecek makalelerin ve bunlara atiflarin sayisini artirmak olan, ve mesaisini pasalarla, siyasetcilerle, isverenlerle birlik olup universite-sanayi isbirligi gibi kirli bir tezgaha adayan butun "saygin" akademisyenlere kaldiriyorum.

...

"bircok kitap okudum, hicbir sey olmadi. bir kitap okudum, hayatim degisti". iki cumle oldu, kusura bakmayasiniz.


*** bu ekşisözlükte zifir adlı yazarın yazısıdır. akademik falan filan yapmak isteyen blog yazarlarına ve okurlarına duyurumdur.

Devlerin Aşkı


Maradona


16 Mart 1872 Wanderers vs Royal Engineers

( Wonderers )

( Royal Engineers )

İlk FA Cup finali. Kenington Oval 'da oynanan karşılaşmayı 2000 kişi seyretmiş. Maç saat 15.05'te başlamış. Maçın skoru : Wonderers (1)- Royal Engineers (0) . Golü Wanderers için 15. dk da Betts atmış. Önemli bir not : Maçın 10.dk sında Royal Engineers'dan Cresweel'in köprücük kemiği kırılmış. Yedek oyuncu olmadığından Cresweel sahadan ayrılmayı reddetmiş ve 90 dakika oynamış.

Arsenal vs Chelsea


FA Cup yarı final karşılaşması
Kazanan takım £ 1,000,000
Kaybeden takım £ 500,000 ödül kazanacak.
Vakit ayırmaya değer.
Eşlik edecek materyaller : Bira , çerez , patates kızartması.

Dipnotlar: FA Cup dünyanın en eski futbol organizasyonu
İlk olarak 1872 yılında gerçekleştirilmiş
İlk final Wanderers ile Royal Engineers arasında oynanmış
Arsenal en son 2005 yılında , Chelsea en son 2000 yılında kupayı kazanmış

17 Nisan 2009 Cuma

Yalnız Adam...


Bazıları sevmez büyük antrenörü çok defansif oynattığından. Ben ise beğenirim kendilerini. Görevini çok iyi yapan bir hocadır, ama yalnızdır genelde.
Shakhtar Uefa'da yarı finalde. Bana göre de kupanın en büyük favorisi. İnşallah kupayı kazanırlar ve büyük antrenör bir büyük başarı daha elde etmiş olur...

16 Nisan 2009 Perşembe

Ian Harte