14 Nisan 2009 Salı

Futbolumuzun Hali Pür Melali

Sıkıntılı bir süreç içerisindeyiz yine, yeniden. Bir türlü içinden çıkamadığımız kısır döngümüzün içinde boğulmak üzereyiz. Artık kabak tadı veriyor. Sebepsiz savaşlar, temelsiz renk kavgaları... Olmayan, oynanamayan, becerilemeyen bir oyun üzerine yeteneksiz restleşmeler. Şampiyonluk tekellerinin güç kaybetmeleri, salya sümük basiretsiz açıklamalar... Hani günün en karanlık vakti şafaktan bir önceki andır derler ya, biz o karanlık günlerden 2000' de Kopenhag'da çıktık, şafağı bir an için gördük sanmıştık ama olmadı, olmuyor ne yazıkki. Biz o şafağı göremeyiz arkadaşlar. Dünya şampiyonu da olsak, şampiyonlar şampiyonu da olsak, takımlarımıza Tsubasa'yı da transfer etsek yine yapamayız. Faili meçhulleriyle, hortumlanan bankalarıyla, dağılan aileleriyle, seviyesiz sabah programlarıyla, hergün her yerde her nedenle yaşanabilen çatışmalarıyla, baskısıyla, polis copuyla, biber gazıyla ve daha bir çoğuyla bitmek tükenmek bilmeyecek bu listenin dayattığı kültürün içinde varolan insanların yarattığı, izlediği, oynadığı futboldan çok daha başka bir sonuç çıkmasını beklemek fazlasıyla iyimser, fazlasıyla elitist bir tavır olur kanımca. O yüzden; bir yumruk ya da bir küfür ya da neyse artık bütün bunları, yani tüm olanları açıklamaya yeter mi? Bence yetmez.

Hiç yorum yok: